ALL_StaR'la kilo verMe ve kilo koruMa yarışMası

Ben evdeki latteyi bitirip iliskimi kesecegim kendisiyle. :KK70:

Ne guzel insulin direncim duzene girerse ben de meyve yemeye baslarim ama su an degil .:cool:


Ucak menusu. :KK70:

Haklisin cunku yemenin sonu yok fatma. Doyma hissi baska bi sey . :KK73:
Ne kadar ye o kadar az geliyor bi sonraki öğünde 1 tabaksa 2 tabak oluyor...

En güzeli mideyi küçültmek az yiyerek sonra istesen de yiyemiyorsun. Pilâv yediğimiZde normal tabak kullandım tüm gece midem bulandı zor nefes aldım çok geldi yediklerim:KK70::confused:
 
Ne kadar ye o kadar az geliyor bi sonraki öğünde 1 tabaksa 2 tabak oluyor...

En güzeli mideyi küçültmek az yiyerek sonra istesen de yiyemiyorsun. Pilâv yediğimiZde normal tabak kullandım tüm gece midem bulandı zor nefes aldım çok geldi yediklerim:KK70::confused:
Kiz benim midem acaip bi kuculuyor , bir genisliyor , yol hatti mubarek. :KK70: Bir tencere yemek alabilir mi bir mide , benim mide alir. Hatta uzerine profiterol , dondurma , helva ve patlamis misir da alir. :KK70::KK8:
 
Eski yarismacilarimdan Sarellam Sarellam in grafigi. :KK19:

Emziren bir anne olarak gruba katildi , disiplinli ve ozveriliydi . Takim arkadaslarini da motive ederdi . 2 ay gibi bir surede kilosunun yaklasik %12 sini verdi. Helal olsun.:KK50:O simdi korumada... :nazar::nazar::nazar:


Baslangic kilosu : 65.400

Son kilo : 57.800
Kilo farki : 7.600 :halay::KK9:

Yuzde : % 11.6

Yarisma derecesi : 1 'lik :sampiyon::sampiyon::sampiyon:



upload_2018-7-1_23-54-7.png
 
Kizlar gunaydin ,

Tarti resimleri yuklenmis kilo verenler olmus. :cool:

Sena616 Sena616 kilo vermissin aferin sana. :KK73:


kokulusabun kokulusabun cok stres yapiyorsun . Asagidaki yaziyi bir oku. :KK69:

Muttapa7555 Muttapa7555 sen ucak menulerine devam et . :-)

Kilo verene/verdirene kadar buradayiz. Merak etmeyin . O yuzden arkaniza yaslanin ve kilolari yavas vermenin tadina varin . :KK8:
 
Son düzenleme:
Stres-kilo ilişkisinde yeni şifre
KİLO sorunu olanların çoğu stresli.

Stresten bunalanların çoğu kilolu. Bilim insanları da ‘stres kilo ilişkisinin sırrını’ çözme gayretinde. Yakın zamana kadar genel kabul şuydu: Stresin arttırdığı kortizol salgısı insülin direnci üzerinden kilo almamızı kolaylaştırıp kilo kaybını zorlaştırır! Stanford Üniversitesi (ABD) tıp merkezinde yapılan yeni bir araştırma bu bilginin eksik olabileceğini gösterdi. O araştırma güvenilir tıp dergilerinden ‘Cell Metabolism’ dergisinde de yayınlandı. Araştırmada çok daha önemli bir sorunun varlığını teyit eden kanıtlara ulaşıldı. İşte o ‘kilo-stres’ sarmalındaki GİZLİ ŞİFRE! Buyurun...

5aca73e467b0a90274d6dc28
SÜREKLİ STRES YAĞ HÜCRESİ Mİ ÜRETİYOR?


Sürekli ve net stres hali kanda kortizol seviyesini arttırıyor. Kortizol ise zannettiğimiz gibi sadece insülin direncini tetiklemiyor. Bazı hücrelerin yağ hücrelerine dönüşmesine, neticede de doğrudan yağlanmaya yol açıyor. Dolayısıyla stres sadece iştahı açtığı, fazla yedirdiği, insülin direncini tetiklediği için değil, oluşturduğu yeni yağ hücreleri nedeniyle de kilo aldırabiliyor. Araştırmadaki veriler kortizolün böyle bir etki gösterebilmesi için strese maruz kalma süresinin önemli olduğunun da altını çiziyor. Gün içindeki geçici streslerin değil de, kalıcı uzun süreli (mesela gün boyu devam eden) streslerin etkili olduğu anlaşılıyor. Araştırma laboratuvar ortamında fareler üzerinde yapılmış ama beklenti bu bulguların insanlar üzerinde de geçerli olabileceği yönünde.

UNUTMAYIN: UYKUSUZ OLMAZ

Dilimde tüy bitene kadar tekrarlayacak, “Tamam, derdimi anlattım” diyene kadar yazacağım. Uykusuzluk en az obezite kadar mühim bir sağlık sorunu. Kendisi başlı başına bir hastalık olabildiği gibi pek çok hastalığın da ya hazırlayıcısı, ya hızlandırıcısı. Uykusuzluğun kolaylaştırdığı sağlık sorunları arasında depresyon da var, hipertansiyon da. Kalp damar hastalığı da var, bellek bozukluğu da. Kanser de var, tükenmişlik sendromu da. Listeye fibromiyaljiyi, rahatsız ayak sendromunu da eklemeniz mümkün. Önemli ve yeni bilgi ise şu: Uykusuz geçen gecelerin size zarar verebilmesi için aylara, yıllara ihtiyaç yok. Sadece birkaç gece uykusuz kalmanız bile beyninize fiziksel ve yapısal zarar verebiliyor. Bu zarar da yeme davranışlarınızı bozuyor, iltihabi süreçleri tetikliyor, stresinizi arttırıyor, depresyona, unutkanlığa zemin hazırlıyor. Özeti şu: Uykusuzluk mühim bir mesele. Ciddiye almanızda fayda var.



5aca740267b0a90274d6dc2a
OMEGA-3/OMEGA-6 ORANI DAHA ÖNEMLİ

OMEGA-3 ve omega-6 yağlarının ikisine de ihtiyacımız var. Ne var ki bunların belirli bir denge içinde alınması lazım. İkili arasındaki kazanım oranının da en kötü ihtimalle bire bir (1/1) civarında kalması şart. Oran büyüdüğünde, omega-6’nın omega-3’e oranı 4/1’i geçtiğinde bazı sağlık sorunları başlıyor. Omega-3 kazanımımız çok çok azaldı. Omega-6’ların kazanımı ise bitkisel yağların ve margarinlerin kullanımının yaygınlaşması nedeniyle iyice arttı. Neticede “4/1’i geçmesin” dediğimiz ‘omega oranı’ neredeyse 30/1’e ulaştı. Peki sonuç ne? Daha çok cilt hastalığı, daha sık alerji, daha yoğun kronik iltihabi problemler, romatizmal sorunlar, daha yaygın bellek bozukluğu, daha yüksek kalp damar hastalığı riski. Yani omega dengemiz çok bozuk ve durumumuz pek iç açıcı değil.



5aca743567b0a90274d6dc2c


ERTUĞRUL ÖZKÖK KAÇ YAŞINDA?
HERKESİN hassas noktaları var. Yok diyen yalan söyler. Özkök’ün hassas noktası açık ve net: Yaşlanma belirtilerini frenlemek! O yaşlılığın izlerini daha geç ve az hissetmek istiyor. Haksız mı? Hayır! Bunu herkes arzu eder. Özkök geçen hafta yayınladığım “Yaşlanma Yolculuğunun 10 Mühim İşareti” yazısındaki sorulara da cevap aramış, bana soruyor: “Hocam onda altı skor yaptım. İyi miyim?” Sonra da eklemiş, “Hocam bizim orta yaş projemiz çöktü mü” diye. Yanıtları hemen verebilirim. Yanıt 1: Ertuğrul Özkök hâlâ orta yaşlı biridir, nokta! Yanıt 2: Sevgili Ertuğrul Bey bizim yeni orta yaş projesi çökmedi. Biliyorsunuz, ben bu projeyi 20 yıl önce 2000’li yıllara girerken açtım. “Neden çökmedi” sorusunun yanıtını ise alttaki kutuda özetledim...



BANA GÖRE 70 ORTA YAŞTIR
2000’li yıllara girerken verdiğim bir röportajda “Yetmiş yaş orta yaş” tanımını kullandım. O röportaj Milliyet’te yayınlandı. Çok da ilgi çekti. Hatta azıcık gürültü bile kopardı. Gürültünün nedeni o günlerde “5+5 projesi” ile Cumhurbaşkanlığı’nda ikinci tura hazırlanan rahmetli Süleyman Demirel’in yaşı idi. Röportajı okuyanlardan bazıları benim ‘yeni bir saptama’ yaptığımı düşünürken bazıları da rahmetli Demirel’e ‘torpil geçtiğime’ karar verdi. Yaş kayması mühim bir konu. Ben bugün de 21. yy ile birlikte en az yirmi yıllık bir ‘yaş kayması’ durumunun varlığından hiç şüphe duymuyorum. Yani bugünün kendine iyi bakan yetmişlikleri ile 50-60 yıl öncesinin ellilikleri arasında ciddi bir bedensel veya ruhsal farklılık yok. Fiziksel ve ruhsal kapasiteleri hemen hemen aynı. Bu nedenle bazıları ne kadar garip karşılarsa karşılasınlar Ertuğrul Özkök’ün kendini yetmişli yaşlarda bile ellilik bir orta yaşlı gibi hissetmesi gayet normal. Dünya Sağlık Teşkilatı böyle bir açıklama yapmış olsun ya da olmasın bu durum fark etmiyor.

5aca747a67b0a90274d6dc2f
LEZZET TATTA MI, KOKUDA MI?
LEZZET tutkunuyuz. Aramızda sevgili Mehmet Yaşin gibi o tutkuyu bağımlılık (!) düzeyine vardıranlar bile var. Mehmet Bey her hafta sonu Hürriyet Pazar ekinde anlattığı lezzet yolculukları ile dilimizdeki tat tomurcuklarına egzersiz yaptırıyor. Peki ağzımıza attığımız bir lokmanın lezzetini sadece tadı mı belirliyor? Yoksa başka faktörler de var mı? Var! Lezzetin önemli bir bölümü, hatta yarısından fazlası tattan ziyade, kokudan geliyor. Bilgi yeni değil, aslında oldukça eski ve bana göre de kokulu besinlerin daha lezzetli algılanması asla sürpriz bir bulgu değil. Tereyağı salgıladığı uçucu yağların harika kokusu nedeniyle koku fakiri zeytinyağına tercih edilebiliyor. Mis kokulu kavunlar koku fakiri kiviye lezzet farkı atabiliyor.

SADECE FRÜKTOZU VERMEZ

Florida Üniversitesi’nde tat bilimcisi olarak görev yapan Linda Bartoshuk ve ekibi de benimle aynı fikirde. Bartoshuk’un ekibi meyvelerdeki lezzet algımızı belirleyen şeyin sadece içindeki früktozun oranı değil, kokuyla algılanan uçucu kimyasallarla da ilgili olduğunu ispatladı. Bartoshuk’un deneyinde çilekle yaban mersini karşılaştırıldı. Çilekte yaban mersininden daha az şeker (früktoz) var. Ama buna rağmen çilek yaban mersininden daha tatlı (lezzetli) algılanıyor. Bartoshuk ve ekibi bunu çileğin kokusuna yani sahip olduğu uçucu kimyasallara bağlıyor. Kısacası kilo sorununuz varsa mis kokulu besinler ve harika kokan mutfaklardan azıcık uzak durmanızda fayda olabilir.

KAYNAK: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/stres-kilo-iliskisinde-yeni-sifre-40798781
 
Gizli şekeri yakalayın
Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Özata, Tip 2 şeker hastası olacağınız bir yola girme belirtilerini yazdı.

Yayınlanma tarihi: 16 Mayıs 2016 Pazartesi, 21:38
wwww.jpg



Gün içinde sürekli atıştırmalara saldırıyorsanız, şekerli gıdalar canınız çekiyorsa, öğleden sonraları baş ağrınız varsa, gece uykudan birkaç saat sonra uyanıp uyuyamıyorsanız, kilo veremiyorsanız kan şekerinize baktırmanızda fayda var. Prof. Dr. Metin Özata uyarıyor: Kan şekerindeki yükselme ve düşmeler, kişinin gün içinde atıştırmalarını arttırır, bu nedenle de devamlı kilo almasına yol açar. Eğer buna zamanında tanı konamazsa insülin direnci sizi önce reaktif hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü), gizli şeker ve obezite hastası; daha sonra da tip 2 şeker hastası olacağınız bir yola yönlendirebilir. Çözüm ise glisemik indeks beslenme programı...

İnsülin direnci obeziteden, reaktif hipoglisemiye, gizli şekerden şeker hastalığına, hipertansiyondan karaciğer yağlanmasına, polikistik over hastalığından kan yağlarında yüksekliğe, hatta kansere yol açabilen bir hastalık. Bu nedenle oldukça önemli. Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Metin Özata, çağımızın sessiz ve salgın hastalığı dediği “düşük kan şekeri”nin önemine dikkat çekiyor. Özata, Gürer Yayınları’ndan çıkan “Düşük Kan Şekeri” adlı kitabında, düşük kan şekeri nedenlerini, belirtilerini ve bu hastalıkla nasıl mücadele etmeniz gerektiğini de anlatıyor.

Kilo veremiyorsanuz dikkat!

Kilo alıp veremeyen ve hızlı kilo alan insanların kan şekerini kontrol ettirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Özata, çoğu zaman kan şekerinin normalin üst sınırında olmasına hastaların ve doktorların pek önem vermediğini, oysa kan şekerinin yükselme ve düşmeleri kişinin gün içinde atıştırmalarını arttıracağını ve devamlı kilo almasına neden olduğunu söylüyor. “Eğer buna zamanında tanı konamazsa insülin direnci sizi önce reaktif hipoglisemi, gizli şeker ve obezite hastası; daha sonra da tip 2 şeker hastası olacağınız bir yola yönlendirmiş demektir” diyen Prof. Özata, insülin direncinin son zamanlarda salgın halinde arttığını, neredeyse üç kişiden ikisinde olduğunu söylüyor.

Çoğu kişinin bunların farkında olmadığını anımsatan Prof. Özata’ya göre bu durumdan kurtulmanın yolu Glisemik İndeks (Gİ) beslenme programından geçiyor. Özata özellikle kilo vermek isteyenler, atıştırma atakları olanlar, reaktif hipoglisemi denilen kan şekeri düşüklüğü olanlar, şeker hastaları ve metabolik sendromu olanların mutlaka bu şekilde beslenmesi gerektiğini vurguluyor.

Prof. Özata, kilo veremeyen kişilerin birçoğunun da reaktif hipoglisemi yani kan şekeri düşüklüğü olduğunu anlatıyor ve şöyle devam ediyor:

“Kan şekerinde düşme, genellikle sabah saat 11.00 ve 16.00 civarında daha sık olur. Bu hastalar bu saatlerde biraz daha yorgun olurlar, hafif baş ağrısı, depresyon, derin bir açlık hissederler. Bu nedenle de, bu saatlerde çikolata, kek, pasta, kurabiye yer veya kola içerler. Bu gıdaları alan kişinin şikâyetlerinde hafif bir düzelme olur.

Yanlış beslenme tetikliyor

Sabah saat 11.00’de oluşan kan şekeri düşüklüğünün nedeni sabah kahvaltıda yenen şekerli ve nişastalı gıdalardır. Öğle yemeğinde yenen tatlı ve nişastalı gıdalar da öğleden sonra, saat 16.00’da kan şekeri düşmesine neden olur. Buna karşılık sabah ve öğleyin proteinli gıda alanların kan şekerinde pek düşme olmaz. Kan şekeri düşünce yenen şekerli gıdalar 30-60 dakika süreyle bir rahatlık sağlar, ama daha sonra kan şekeri tekrar düşer. Sonunda bu kişiler gün içinde bol miktarda şekerli gıdalar tüketirler. Sabah kalktıklarında huzursuzdurlar, kavga etmeye eğilimlidirler. Bir şeyler yedikten sonra rahatlarlar. Bazı kilolu kişiler diyete başladıktan sonra, baş dönmesi ve açlık atakları ortaya çıktığı için diyeti bırakırlar. Bunun nedeni kan şekerinin düşmesidir. Kan şekerinin düşmesini önlemek için, tam tahıl ürünleri (tam buğday ekmeği, çavdar gibi), sebze ve meyve yemelidir. Bu kişiler diyet yaparken üç ana öğün üç ara öğün yemek yemelidirler.”

Hipoglisemi kilo vermeyi engellediği gibi stres hormonlarını yani adrenalinin artmasına, anksiyete, panik atak ve depresyon gibi psikoloji sıkıntılar ortaya çıkmasına neden oluyor. Kan şekeri düştüğünde hemen 1-2 kesme şeker yenmesi gerektiğini söyleyen Özata, “Durum bununla düzelmiyorsa, hemen bir acil servise başvurulmalı ve serum takılmalıdır. Uzun süreli şeker yükleme testi teşhiste faydalı bir yöntemdir” diyor.

İnsülin direnci belirtileri

Prof. Dr. Özata, kilo alımına yol açan insülin direncine dikkat çekerek “İnsülin direnci pankreastan salgılanan insülin hormonunun görevini yapamamasıdır. Bu nedenle kan şekerinde dalgalanmalar, iştah artışı ve kilo alımı oluşur” diyerek, insülin direncinin belirtilerini şöyle sıralıyor:

l Yorgunluk, halsizlik
l Hızlı kilo alma
l Zor kilo verme
l Doymama, sık acıkma
l Uyku basması
l Gün içinde acıkmaatakları olması
l Tatlıya düşkünlük
l Kilo verememe
l Terleme
l Erkeklerde göbeklenme
l Kadınlarda kalçalarda vegöbekte yağlanma
l Tansiyonda yükselmelerinbaşlaması
l Performanda azalma
l Konsantrasyon bozukluğu
l Unutkanlık
l Yemekten sonra uyuklama

Geceleri uykuda kan şekeri düşüyorsa

l Huzursuz bir şekilde uyanmak
l Pijama, gecelik ve yastık kılıflarınınterden ıslanması
l Hızlı kalp çarpıntısı ile uyanma
l Huzursuzluk ve uykuya dalamama
l Sabah baş ağrısı ile uyanma
l Unutkanlık
l Üşüme ve ellerde soğukluk
l Bazen karın ağrısı ve kilo alamama daolabilir
l Sersem şekilde uyanmaveya sabah uyanmada zorluk.

Kan şekeri düşmesinin belirtileri

l Halsizlik
l Bitkinlik
l Sinirlilik
l Baş ağrısıl Ellerde titreme
l Bulantı
l Görmede bulanıklık veya çift görme
l Soğuk terleme
l Çarpıntı,kalp atımlarını hissetme
l El ve ayakta çözülme, iç titremesi ve kas ağrıları
l Baş dönmesi
l Soluk ve terli bir görünüm
l Ani başlayan bir yorgunluk hissi, şiddetli yorgunluk
l Yeme isteği
l İsteksizlik
l Allerjiler
l Uykusuzluk
l Şekerli gıdalarasaldırma
l Unutkanlık ve sebepsiz ağlama

KAYNAK : http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/saglik/534715/Gizli_sekeri_yakalayin.html
 
X