Popüler Konu Mevlid Kandili

x1padjo0uco2h0uvqufgup3zf4.jpg

Allah Resulüne Salavat
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
Allah ve Melekler! Peygamber'e hep salat ederler..Ey iman edenler! sizde O'na çokça salat edin ve tam bir içtenlikle selam verin..

Resülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Kim bana bir defa salat-u selam getirirse,bu sebeple Allah Teala da ona on misli merhamet eder..O kimsenin on günahını bağışlar ve manevi derecelerini on derece daha yükseltir..

Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları,bana en çok salat-u selam getirenlerdir..
Asıl cimri,yanında adım anıldığı halde bana salavat getirmeyen kimsedir..
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), salavat-ı şerife'nin faziletini bildirdiği gibi,kendisine nasıl salavat getirileceğini de haber vermiştir..

Resülullah (s.a.v.) Salavat
Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed
Kema salleyte ala ali ibrahime.İnneke hamidun mecid
Allahümme barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammed
Kema barekte ala ali ibrahime.İnneke hamidun mecid

Salavat-ın Manası:
Allah'ım! İbrahim'in ali'ne rahmet ettiğin gibi Muhammed'e ve ali'ne de rahmet et
Allah'ım! İbrhim'in ali'ne hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed'e ve ali'ne de hayır ve bereket ihsan et
Şüphesiz Sen övülmeye layık ve yücesin

Demek ki, Efendimiz'e salavat getirirken Cenab-ı Hakk'a şöyle dua etmiş oluyoruz:
Yarabbi! Resul-i Ekrem'in namını,şanını,hem dünya,hem de ahirette yüce kıl..O'nun getirdiği İslam dinini bütün cihana yay ve bu dini Dünya var oldukça yaşat..O'na ahirette ümmeti'ne şefaat etme hakkı ver ve kendisine sayısız sevap ihsan eyle..

Bir gün Ubey bin Ka'b (r.a.), Efendimiz'e (s.a.v.) sordu:
Ya Resulallah! Ben sana çok salavat-ı şerife getiriyorum,acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?
''Dilediğin kadar yap'' buyurdu.
Dualarımın dörtte birini salavat-ı şerife ye ayırsam uygun olur mu? diye sordu.
''Dilediğin kadarını ayır.Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur'' buyurdu.
Öyleyse dua'mın yarısını salavat-ı şerife ye ayırayım dedim..
''Dilediğin kadar yap.Ama daha fazlasını yaparsan senin için daha hayırlı olur'' buyurdu.
Ben yine:Şu halde üçte ikisi yeter mi? diye sordum.
''İstediğin kadar.Ama artırırsan senin için iyi olur'' buyurdu.
Öyleyse dua ya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavat-ı şerife getirsem nasıl olur? deyince:
''O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar'' buyurdu.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
Bir gün bana Cenab-ı Hakk'ın dört büyük meleği geldi..Bunlar;Cebrail,Mikail,İsrafil ve Azrail aleyhimüsselam idiler..

Cebrail (a s) bana dedi ki:
Ya Resulallah! Senin ümmetinden bir kimse, size günde on defa salavat ederse, yarın kıyamet gününde ben onun elinden tutar,sıratı kuşlar gibi geçiririm..

Mikail (a s) da dedi ki:
Ben; O kula, senin senin kevser havuzundan kana kana içiririm..

İsrafil (a s) da dedi ki:
Ya Resulallah! O kulun affı için, başımı secdeye koyarım,Allah'u Teala onu affetmedikçe başımı secde den kaldırmam..

Azrail (a s) da:
Ya Nebiyallah! Sana günde on defa salavat edenin ruhunu Peygamberler gibi kabzederim,dediler..

bunun üzerine Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :
Bu ne büyük lutuf ya Rabbi!
Bu ne büyük ihsan Allahım! buyurdular..

Ayet ve Hadis-i Şerif lerde bildirildiği üzere salavat-ı şerife getirmenin pek çok faydaları vardır:
bunları şöyle sıralayabiliriz:

1) Salavat,Ahzap suresi 56.ayette belirtildiği üzere Cenab-ı Hakk'ın buyruğuna itattir.
2) Salavat,günahların affedilmesine vesiledir.
3) Peygamber Efendimiz'e yakın olmanın en güzel ve en kolay yolu O'na salavat getirmektir.
4) Efendimiz kendisine salavat okuyana mukabelede bulunur.
5) Her salavat getirenin ismi,Peygamber Efendimiz'e arz edilir.
6) Salat-ü selam okuyan kimse,Allah ve Resulü'nün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için, O'nun ahlakıyla ahlaklanmada seviye alır,kötü ahlaktan kurtulur,fazilete erer.
7) Allah Teala'nın rahmeti'nin üzerimize inmesine vesiledir.
8) Salavat, unutulan sözün hatırlanmasına sebep olur.
9) Salavat, dua'ların kabulüne vesiledir.
10) Salavat, kıyametin o zor günün de arşın gölgesinde gölgelenmeye vesiledir.

Hadis-i Şerif te şöyle buyrulur:
Kıyamet Günü'nde üç kişi Allah'ın arşının gölgesinde gölgelenir
1) Üzüntülü kişinin sıkıntısını teselli eden kişi
2) Benim sünnetimi ihya eden kimse
3) Benim üzerime çok çok salavat getiren kimse
 
b-22675-g%C3%BCl_sultan.jpg

Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir günü
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem güne sabah namazı ile başlardı..
Namazdan sonra her gün, güneş belli bir yüksekliğe çıkıncaya kadar, önce tesbihatını yapar..
ve o vakite ait hep yaptığı evrad'ını (farz ibadetlerin dışında yaptığı ibadetleri)yapar..
sonra yüzünü ashabına dönerek, bağdaş kurar ve ashabıyla sohbet ederdi..
Efendimiz (s.a.v.),kuşluk vaktine kadar mescit'de oturmaya devam eder..
Kuşluk Namazı'nı kıldıktan sonra ayrılırlardı..
Kuşluk Namazı kılındıktan sonra, oradan bir yere gidilmeyecekse Efendimiz (s.a.v.) eve dönerdi..
Ve evde yiyecek bir şey olup olmadığını sorardı..
Yiyecek bir şey varsa kahvaltı yapar, yoksa (öyle ise oruçluyum) der..o günü oruçlu geçirirdi..
O'nun yemeğinden söz eden hanımları ve arkadaşları şu sözleri kullanırlar:
Medine'ye hicretinden vefatına kadar,
Allah Resulü'nün ailesi üç gün arka arkaya buğday ekmeği ile karnını doyurmadı...
Bazen açlıktan karnına taş bağladığı olurdu..
Hane-i saadette en çok yenilen,içilen iki şey vardı: Hurma ve Su..
Acıkmadan yemez ve doymadan kalkardı..
Hz. Peygamber (s.a.v.) öğleden önce bir süre ''kaylule'' uyku ile dinlenirdi..
Hz. Peygamber (s.a.v.),büyük bir coşku ile camiye koşan ashabına gün ortasında öğle namazını kıldırırdı..
Gündelik meşgaleleri ile uğraşır,Devlet Başkanı olarak kamuyu ilgilendiren işlere bakar,
nazil olan ayetleri vahiy katiplerine yazdırır,hemen yerine getirilmesi gereken emirler varsa bunları
nidacılar vasıtasıyla halka duyurur,gelen misafirlerle ilgilenirdi..
İkindi namazını kıldırır ve ikindi namazı sonrası, tesbihatı daha uzun tutardı..
Hz. Peygamber (s.a.v.) çok mütevazi bir hayat yaşıyordu..
Ev halkından biri olarak, yapılacak işlerin hemen tamamına iştirak ediyor ve hanımlarına yardımcı oluyordu..
Herkes bir iş görürken O' da iştirak eder; ayakkabılarını tamir eder,elbisesini yamar,hayvanlara yem verir,ortalığı süpürürdü..
Efendimiz'in pek terk etmediği bir adeti vardı: her ikindi namazından sonra hanımlarını dolaşır,onların hal ve hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını tesbit ederdi..
Akşam da sıra hangi hanımında ise, o hanımın odasında diğer bütün hanımları da toplanır,sohbet ederlerdi..
Ashabına yatsı namazını kıldırır..mühim bir iş olmazsa gece pek dışarı çıkmazdı..
Önemli bir durum olmazsa kimseyle konuşmadan dinlenmeye çekilirdi..
Uyumaya geçmeden önce dua ederdi..
Allah Resulü;her gece yatağına girdiğinde iki elini birleştirir: İhlas,Felak,Nas surelerini okur,sonra da başından başlayarak vücudunda ulaşabildiği her yere elini sürer ve bunu üç defa tekrar ederdi..
Efendimiz;günün son dilimi olan gecelerini de ibadetle geçirmekteydi..
Gece ayakları şişene kadar namaz kılardı..
Allah Resulü,Teheccüd namazından sonra bir süre dinlenir ve müezzinin nidasıyla sabah namazına kalkardı..
 
canan1ft3.jpg

Ya Resulallah
İnsanların en alimi olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Allah'tan kork,O'nun emirlerini yerine getir,yasaklarından sakın! buyurdular..

Ya Resulallah
İnsanların en zengini olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Kanaatkar ol,Allah'ın taksimine rıza göster! buyurdular..

Ya Resulallah
İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
En hayırlı insan başkalarına yararlı olandır! buyurdular..

Ya Resulallah
İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Kendin için neyi arzu edersen,insanlar içinde onu arzu et! buyurdular..

Ya Resulallah
Allah'a en yakın olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Allah'ı çok zikret ki, O'na yakın olasın! buyurdular..

Ya Resulallah
Muhsinlerden olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
İbadet ve çalışmalarında Allah'ın seni gördüğünü unutma!
zira sen O'nu görmesen de, O seni görüyor! buyurdular..

Ya Resulallah
İmanımı tamamlamak için ne yapayım?
Peygamberimiz
Ahlakını güzelleştir! buyurdular..

Ya Resulallah
Taat (ibadet) ehlinden olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Allah'ın emrettiği farzları yerine getir! buyurdular..

Ya Resulallah
Allah'a temiz olarak yaklaşmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Gusül abdestine dikkat et,onu eksiksiz ve tam olarak yap! buyurdular..

Ya Resulallah
Kıyamet gününde nur içinde olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Dünya da hiç kimseye zulüm ve haksızlık etme! buyurdular..

Ya Resulallah
Rabbimin bana merhamet etmesini istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Kendine ve tüm mahlukata (canlı-cansız) merhamet et ki,O'da sana acısın! buyurdular..

Ya Resulallah
Günahımın azalmasını istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Tövbeye ve istiğfara devam et,günahın azalır! buyurdular..

Ya Resulallah
İnsanların en kerimi (şereflisi vede izzetlisi) olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Allah'tan mahlukuna (yarattıklarına) şikayette bulunma! buyurdular..

Ya Resulallah
İnsanların en güçlüsü olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Allah'a tevekkül et ve O'na bağlan! buyurdular..

Ya Resulallah
Allah ve Resulünün sevdiği kimselerden olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Allah ve Resulünün sevdiklerini sev,sevmediklerini sevme! buyurdular..

Ya Resulallah
Allah'ın gazabından emin olmak istiyorum,ne yapayım?
Peygamberimiz
Hiç kimseye kızma ki, gazaptan emin olasın! buyurdular..

Ya Resulallah
Duamın makbul ve müstecab olması için ne yapmalıyım?
Peygamberimiz
Harama yaklaşma, helal kazan ki, duan kabul olsun! buyurdular..

Ya Resulallah
Allah'ın beni insanlar içinde rezil etmesini istemiyorum,ne yapmalıyım?
Peygamberimiz
Sen avret yerlerini ört ki, O'da senin ayıbını göstererek rezil etmesin! buyurdular..

Ya Resulallah
Allah'ın ayıbımı örtmesini istiyorum,ne yapmalıyım?
Peygamberimiz
Sen kardeşinin ayıplarını ört ki,Allah' da senin ayıbını örtsün! buyurdular..

Ya Resulallah
Günahlarımı yok edecek şey nedir?
Peygamberimiz
Gözyaşı,huşu içinde namaz ve başa gelen belalara sabırdır! buyurdular..

Ya Resulallah
Günahın en ağırı nedir?
Peygamberimiz
Kötü huy ve cimriliktir! buyurdular..

Ya Resulallah
Cehennem ateşini ne söndürür?
Peygamberimiz
Sabır ve teenni (acelesiz,düşünerek iş yapma)! buyurdular..
 
kirmizigul4nc3jfay3.jpg

Muhammedü'l-Emin
Peygamberimiz,doğruluk ve dürüstlüğün en güzel örneği idi...O,çocukluğundan itibaren doğruluktan ayrılmamış, hiç yalan söylememiştir...Peygamberliğinden önceki gençlik döneminde doğruluğu ve güvenilir kişiliğinden dolayı kendisine, ''Muhammedü'l-Emin'' yani, Güvenilir Muhammed denirdi... Düşmanları bile O'nun doğruluğunu kabul etmiş,kendisine yalancı diyememişlerdi...

Peygamber olduğu zaman Mekke'de halkını İslam'a davet için toplamıştı...
Safa tepesine çıkarak orada taplananlara:
-Ey Kureyş halkı! Size bu dağın arkasından bir düşman ordusunun geldiğini söylesem bana inanır mısınız? diye sordu...
orada bulunanlar:
-''Hepimiz inanırız, çünkü sen ömründe yalan söylemedin'' diye cevap verdiler...Bu topluluğun içinde Peygamberimizin en azılı düşmanları da vardı...Onlar da Peygamberimizin doğruluğunu itiraf etmişti...

Peygamberimiz kendisi doğru sözlü olduğu gibi,bizim de doğru olmamızı ve yalancılıktan sakınmamızı istemiş ve şöyle buyurmuştur: ''Doğruluktan ayrılmayınız,çünkü doğruluk iyiliğe götürür,iyilikde cennete iletir...İnsan doğru söyledikçe ve doğruyu aradıkça Allah yanında doğrular zümresine yazılır...Yalandan sakının,çünkü yalan kötülüğe götürür,kötülük de cehenneme sürükler,insan yalan söyledikçe ve yalan peşinden koştukça Allah yanında yalancı olarak yazılır...''

Peygamberimiz, yalandan hiç hoşlanmaz, yalancıları sevmezdi...
Peygamberimiz,bir şey hakkında söz verdimi verdiği sözde mutlaka durur,gereğini yerine getirirdi...
Peygamberimiz,kurtuluşun doğrulukta olduğunu bildirmiş,doğruların kıyamet gününde Peygamberlerle beraber olacağını haber vermiştir.
 
mucize13.jpg

Peygamberimiz'in Merhameti:
Peygamberimiz'in,kalbi şefkat,merhamet ve insan sevgisi ile dolu idi..
Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de O'nun hakkında şöyle buyuruyor:
Ey Muhammed! Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik!

O'nun, şefkat ve merhameti,hayatının her döneminde açıkça görülür,merhametle dolu olan kalbi hep iyilik için çarpardı..Kimseye bir kötülük dokunmasını,hiç kimsenin incinmesini istemezdi..
Saygı değer eşi Hz.Hatice ile amcası Ebu Talip Peygamberimiz'e çok yardımcı olmuşlardı..
Kısa aralıklarla her ikisi de vefat edince İslam düşmanları Peygamberimiz'e eziyeti artırdılar..
Bunun üzerine Peygamberimiz ilk müslümanlardan olan Zeyd bin Harise ile birlikte Mekkeden ayrılarak Taif halkını İslama davet etmeye gitti...Taifliler İslamı kabul etmedikleri gibi Peygamberimiz'i taşa tuttular...Zeyd, atılan taşlardan Peygamberimiz'i korumak için vucudunu siper etti.. Atılan taşlardan Peygamberimiz'in ayakları yaralandı, kan içinde kaldı, yürüyemiyecek duruma geldi ve yol kenarında bir üzüm bağına sığınmak zorunda kaldı..

O'nun bu derece sıkıntıya düşmesi üzerine
Yüce Allah; Cebrail'i göndererek,
-''Dağlar Meleği'nin emrinde olduğunu ve ne dilerse onu bu meleğe emredebileceğini bildirdi''..
Bunun üzerine dağlara emreden Melek Peygamberimiz'e seslenerek selam verdi ve:
-''Sen ne dilersen emrine hazırım, eğer şu iki dağın Mekkeli'ler üzerine çökerek birbirine kavuşmasını ve müşrikleri tamamiyle ezmesini istersen onu da emret'' dedi..


Peygamberimiz eğer isteseydi, kendisine acımasız bir şekilde saldıranlar ve O'nu kanlar içinde bırakanlar bir anda yok edilecekti.. Fakat Peygamberimiz,çok üzüntülü olduğu durum da bile sevgi ve merhamet dolu kalbi onların cezalandırılmalarına razı olmamış ve
Meleğe şöyle demişti:
-''Hayır ben onu istemem, ben isterimki Allah, bu müşriklerin soyundan yalnız Allah'a ibadet eden ve Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan insanlar meydana çıkarsın!''

Peygamberimiz, insanlara ve diğer canlılara merhamet gösterenlere,Yüce Allah'ın merhametle karşılık vereceğini bildirerek şöyle buyurmuştur:
''Merhamet edenlere Allah da merhamet eder,siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki,göktekiler de size merhamet etsin!''

Merhametsizler hakkında da şu uyarıda bulunmuştur:
''Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz!''
O, sevgi ve yardıma muhtaç olan yetimlerle özellikle ilgilenir, müslümanlara da, yetimlere merhamet gösterilmesini tavsiye ederdi..

Peygamberimiz, sadece insanlara değil hayvanlara karşı da şefkat ve merhamet gösterirdi...O,susayan bir kediye kendi eliyle su içirmiş,hayvanların aç bırakılmamasını,onlara iyi davranılmasını emretmiştir..

Bir sahabi diyor ki:
-Peygamberimiz'le beraber bir yolculuk yapıyorduk.. Bir ihtiyacım için ayrılmıştım.. Orada iki yavrusu olan bir serçe kuşu gördüm ve yavrularını aldım.. Serçe peşimden gelerek yavruları için çırpınıp bağırmaya başladı..
Bunu gören Peygamberimiz:
''Bu kuşu yavru acısı ile sızlandıran kimdir? Yavrusunu ona verin!'' dedi.
 
Son düzenleme:
255920100904072749338.jpg

Peygamberimiz Cömertti İsrafı Sevmezdi
Peygamberimiz insanların en cömerdi idi...Kendisinden bir şey isteyen hiç kimseyi boş çevirmez,eline ne geçerse ihtiyacı olanlara dağıtır,''Ben ancak dağıtıcıyım,veren Allah'tır!'' derdi.

Bununla beraber dilenciliği sevmez,dilenenlere bundan kurtulmaları için çalışıp kazanmanın yollarını gösterirdi.
Ashaptan Cabir (r.a.) diyor ki:
-Peygamberimiz kendisinden istenilen bir şeye asla yok dememiştir!.
Bir gün Peygamberimiz'e, bir parça kumaş hediye edilmiş, O'da bunu kabul etmişti... Buna ihtiyacı da vardı, Yanına oturanlardan biri “Bu ne iyi kumaş” deyince, Peygamberimiz, kumaşı ona bıraktı..

O,yoksulları,ihtiyaç sahiplerini kendinden çok düşünür,açları doyurur,kendisi aç kalırdı..
Peygamberimiz, maddi imkanlara sahip olduğu zamanlarda da sade bir hayat yaşamış,kendisi için bir şey bırakmamış,elindekileri muhtaçlara dağıttığı için aç yattığı zamanlar çok olmuştur..

Eşi Hz.Aişe diyorki:
-''Peygamberimiz, üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır..İsteseydi doyururdu..Fakat yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi!''
İşte kalbi,insan sevgisi,şefkat ve yardım duygusu ile çarpan Sevgili Peygamberimizin cömertliği böyle idi ve bir ömür boyu böyle devam etmiştir.

Peygamberimiz'in ailesinde israf yapmamaya özen gösterilirdi.. Çünkü; israf gereksiz yere harcamak, saçıp savurmaktır, bu nedenle Allah tarafından yasaklanmıştır.. Allah’ın verdiği nimetlerden ihtiyacı kadar faydalanmak gerekir.. Peygamberimiz'e göre, hangi konu olursa olsun, sınırı aşmak, ölçüsüz hareket etmek israftır..
Yüce Allah da ''Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz” buyurarak israfı yasaklamıştır.

Peygamberimiz, çok sade bir hayat sürdürmüştür.. O, gençliğinde ve Hz. Hatice ile evlendikten sonra, ticaret yapmış ve varlıklı bir aile haline gelmiştir. Buna rağmen O, hiç bir zaman sade yaşantısını terk etmemiştir.. Onun kıyafetleri, sade ve gösterişten uzaktı.. Ev eşyaları konusunda da israftan sakınırdı.. Onun evine, ihtiyaç olmayacak eşyalar satın alınmaz, ihtiyaç olan eşyalar kullanılırdı.. Yiyecekler konusunda da israftan sakınılırdı.. Evdeki ekmek artıkları atılmaz, mutlaka değerlendirilirdi.. Yemekler israf edilmez, sofrada fazla çeşit bulundurulmazdı.. Kızı Fatma'nın düğünü çok sade olmuş, lüks ve israftan kaçınılmıştır.

Bir gün Peygamberimiz, sahabilerden birinin abdest alırken suyu israf ettiğini görür
-“Bu israf nedir?” diye sorar..
Bunun üzerine sahabi,
-“Abdestte israf olur mu?” diye karşılık verir..
Peygamberimiz:
-“Evet, akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur” buyurmuştur.
 
[video=youtube;moOFNFjBd38]http://www.youtube.com/watch?v=moOFNFjBd38[/video]
 
dinigif70lq.gif

Peygamberimiz'in Alçakgönüllülüğü
Peygamberimiz hem vekarlı hem de çok alçak gönüllü idi.
Asla büyüklük taslamaz,bir yere gittiği zaman kendisine ayağa kalkılmasını ve elinin öpülmesini bile istemezdi.
Bir defasında adamın biri elini öpmek isteyince Peygamberimiz,elini geri çekmişti.
Bir meclise gittiği zaman boş bulduğu yere oturur,ayaklarını başkalarına karşı uzatmazdı.

Peygamberimiz, şöyle buyurmuştur:
-''Kim müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa Allah onu yükseltir.
Kim kibirlenir,üstünlük taslarsa Allah onu alçaltır!''.


Peygamberimiz; zengin,fakir ayırımı yapmaz,kendisini bir hizmetçi davet etse bile giderdi.
Yoksul ve fakirlerle birlikte oturup yemek yer,en fakir kimselerin evlerine giderek hal ve hatırlarını sorardı.Hastaları ziyaret eder,iyileşmeleri için dua ederdi. Hasta olan bir yahudi gencini de ziyaret etmişti.

Başkaları konuşurken sözlerini kesmez,onları dinlerdi.Hayatı son derece sade idi.Kendisine ikram edilen yemeği severek yerdi.Sevmediği bir yemek olursa yemez,fakat yemeği asla kötülemezdi.
Peygamberimiz,kendisine fazla hürmet edilmesini ve aşırı şekilde övülmesini uygun bulmazdı.
 
75731.jpg

Peygamberimiz'in Hoşgörüsü ve Bağışlayıcılığı
Peygamberimiz,güler yüzlü,yumuşak huylu ve son derece nazik idi.
Kaba ve kırıcı değildi.
Ağzından kırıcı bir söz çıkmazdı.
O,ömründe hiç kimseye kötü söz söylememiş,kırıcı bir davranışta bulunmamış ve kimseyi azarlamamıştır.

On yıl Peygamberimiz'in hizmetinde bulunan Enes (r.a.) diyor ki:
-''Peygamberimiz bana hiçbir gün "öf" bile demedi. Yaptığım bir şey için bunu niye yaptın,yapmadığım bir iş için de niye yapmadın diye beni azarlamadı!''.

Gördüğü kusurları kimsenin yüzüne vurmazdı.

Arzu edilmeyen yanlış bir davranış gördüğü zaman:
-''Bazıları şöyle yapıyor, şöyle söylüyor,halbuki bunlar doğru değildir'' gibi umumi sözlerle nasihat eder ve böylece kimseyi utandırmadan kusur ve hataları düzeltirdi.

Kendisine bir şey ikram edilse az da olsa onu küçümsemez,ona değer verirdi.
Yapılan iyiliğe karşılık verir, iyilik yapanları hayırla anardı.

Peygamberimiz çok vefakar idi. Kendisine iyilik yapanları hiç unutmaz,onları daima hayırla anardı. İslamı ilk kabul eden saygı değer eşi, Hz.Hatice idi. Peygamberimiz ahlak ve fazilet örneği hanımını ölümünden sonra da unutmamıştır. O'nu daima hayırla anar,koyun kestiğinde etinden Hz.Hatice'nin yakınlarına da gönderirdi.

Peygamberimiz, sütannesi ve süt kardeşlerine de saygı duyar,yakından ilgilenirdi. Sütannesi Halime,kendisini ziyarete geldiği zaman O'nu ''anacığım, anacığım'' diye karşılamış,altına elbisesini yayarak oturtup saygı göstermişti.

O,çok bağışlayıcı idi. Uhut savaşında düşmanlar,Peygamberimiz'e ok atmışlar,üzerine taş yağdırmışlar ve O'nun mübarek dişini kırıp yüzünü yaralamışlardı.
Onların bu davranışlarına karşılık Peygamberimiz kötü söz söylememiş,onlara beddua etmemiştir.

O, yüzündeki kanları silerken şöyle demiştir:
''Allahım! Milletimi bağışla!...Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!''.

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
''Sen af yolunu tut,bağışla,uygun olanı emret ve bilgisizlere aldırış etme!''.

Peygamberimiz,kendisine karşı yapılan kötülükleri bağışlamış,eline fırsat geçtiği halde kimseden intikam almamıştır.
Ancak başkalarının haksızlığa uğramasına ve zarar görmesine razı olmamış,hak ve adaletin yerini bulmasına özen göstermiştir.
Şüphesiz şahsımıza karşı işlenen kusurları,yapılan haksızlıkları bağışlayabilmek yüksek bir duygudur.
 
images

Peygamberimiz'in Cesareti
Peygamberimizin özelliklerinden biri de yüksek bir cesarete sahip oluşudur.
O,insanları İslama davet ettiği zaman tek başına idi.
İlk yıllarda müslümanlığı kabul edenlerin sayısı da azdı.
Karşısında İslam'ı yok etmek isteyenlerin sayısı çok,maddi güçleri fazla idi.

Peygamberimiz kutsal görevini yaparken büyük tehlikelerle karşılaştı.
Düşmanlar O'nu öldürmek,İslam güneşini söndürmek için korkunç planlar yaptılar.
Güçlü ordularla müslümanlara saldırdılar.
Fakat Peygamberimiz,bunların hiç birinden yılmadı, ümitsizliğe kapılmadı,görevine devam etti.

O'nun hayatında pek çok cesaret ve kahramanlık örnekleri vardır.
O,gerektiğinde,sabır,kararlılık,cesaret ve kahramanlıkta da müslümanlar için en güzel örnek olmuştur.

Mekkeli müşrikler,vaktiyle Peygamberimiz'i öldürmek istemişler. İslamın nurunu söndürmek için hem Peygamberimiz'e, hem de Müslümanlığı kabul edenlere ellerinden gelen her kötülüğü yapmışlardı.
Bunun sonucu olarak Müslümanlar doğup büyüdükleri Mekke’den Medine’ye göç etmek zorunda kalmışlardı.
Peygamberimiz de Medine’ye göçmüştü.
Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra Peygamberimiz on bin kişilik bir ordu ile Mekke’yi kan dökülmeden fethetti.
Daha önce Peygamberimiz'i öldürmek isteyen ve Müslümanlara her türlü kötülüğü yapmış olanlar, Peygamberimiz'in karşısında başlarını önlerine eğmiş, haklarında verilecek kararı bekliyorlardı.
Peygamberimiz burada da büyüklüğünü göstererek hepsini affetti.
Böylece engin merhameti ve bağışlayıcılığı ile gönülleri de fethetti ve insanlığa çok güzel bir ahlak ve fazilet dersi verdi.
 
Yüreğine sağlık:KK71::KK71::KK71::KK71:
Teşekkür ederim.Sizlerinde Yüreğine sağlık.:KK16:
Allah izin verdiği müddetçe,elimden geldiğince,dilim döndüğünce,bilgim yettiğince sizlerle paylaşımlarda bulunuyorum.Bildiklerim sizlerin bildikleri karşısında okyanusta bir damla.
zaman ayırdığınız için Teşekkür ederim.:KK71::KK71::KK71:
 
images

Peygamberimiz'in Temizliği
Peygamberimiz'in yaşayışı sade ve temiz idi.
Bedenini daima temiz tutar,elbiselerinin temizliğine çok dikkat ederdi.
Dişlerinin temizliğine ayrı bir önem verir ve dişlerini temizlemek için,o devirde bir çeşit diş fırçası olan misvak kullanırdı.
Ashabına da diş temizliğini tavsiye ederdi.

Peygamberimiz pislikten hiç hoşlanmazdı.
Ashabına camiye temiz gelmelerini söylerdi.
Bir defasında üstü başı pis ter kokusu ile camiye gelenlere:
-''Yıkandıktan sonra gelseniz daha iyi olurdu!'' buyurmuştu.
 
images

Peygamberimiz'in Evine Gelen Misafirleriyle Olan İlişkisi
Peygamberimiz'in üstün vasıflarından biri de misafirseverliğidir.
Uzaktan yakından kendisini görmeye gelenlerin sayısı çoktu.
O,misafirlerini en iyi şekilde ağırlar,onlara bizzat kendisi hizmet ederdi.
Peygamberimiz,müslüman olmayan misafirlerine de aynı şekilde davranırdı.

O,misafirlerle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
''Allah'a ve ahiret gününe inanan misafirine ikram etsin!''

Konukseverlik, bir çeşit sevgi, saygı ve fedakarlık göstergesidir.
Bunu en açık biçimde Peygamberimiz'in yaşantısında görmemiz mümkündür.
Peygamberimiz, çok misafirperver bir insandı.
Ona her taraftan çok sayıda insanlar gelirdi.
Gelen misafirlere bizzat kendisi hizmet ederdi.

Hz. Peygamber'in ailesine gelen misafirler hiç bir zaman yük olarak görülmemiştir.
Gelen misafirlerden kimse rahatsızlık duymamıştır.
Peygamberimiz, misafir konusunda hiç ayrım yapmamıştır.
Onun ailesinde, gelen misafir hangi din ve ırktan olursa olsun kendilerine ikramda bulunulmuştur.
Aynı şekilde zengin, yoksul, dul, öksüz ve yetim tüm gelenler misafir edilmişlerdir.
O, sık sık kimsesiz ve yoksulları evine davet eder yemek yedirirdi.
Aynı şekilde evde yapılan yemeklerden muhtaçlara göndermiştir.

Bir gün, peygamberimiz'in kapısına bir ihtiyaç sahibi geldi.
O anda evde ona verecek bir şey yoktu.
Komşularından yarım ölçek buğday ödünç aldı ve ihtiyaç sahibine verdi.

Bir defasında bir alacaklı, alacağını istemeye gelince,
Peygamberimiz eşine şöyle dedi:
-"Ona bir ölçek buğday veriniz, Yarısı borcumuz için, diğer yarısı ise bizim ikramımız olsun":KK69:
 
5295_125575605179_87822965179_3467088_2727243_n.jpg

Peygamberimiz'in Komşularıyla Olan İlişkileri
Aile ve akrabamızdan sonra bize en yakın olanlar komşularımızdır.
Peygamberimiz’in ailesinde komşuluk ilişkilerine önem verilirdi.
Onlar, komşularına karşı nazik ve kibar davranmışlardır.
Komşularla ilişkilerde daima saygılı olmuşlar, karşılaştıklarında hal ve hatırlarını sormuşlardır.
Evde yaptıkları yemeklerden komşulara da göndermişlerdir.
İnsanlara yardım etmede önceliği komşulara vermişlerdir.

Peygamberimiz, komşu hakları ile ilgili olarak şu uyarıda bulunmuştur:
''Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin” Komşuya eziyet etmemek yeterli değildir, iyilik etmek de önemlidir.. Peygamberimiz, ''Allah’a ve ahiret gününe inanan, komşusuna iyilik etsin” buyurmuştur.

Komşularımıza karşı görevlerimiz; iyilik yapmak, onları incitmemek veya zarar vermemektir.

Komşuların birbirlerine karşı ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini soranlara Peygamberimiz;
''Hastalanınca geçmiş olsun ziyareti yap, ölüsü olunca cenazesine git, borç isterse ver, ihtiyaç içindeyse gider, mutluluklarını paylaş, acılarında teselli et, izni olmadan binanı onunkinden fazla yükseltme, onu rahatsız etme, bir meyve aldığında ona da ver,vermiyorsan onu gizli al ve özendirmemek için çocuklarının onu açığa çıkarmasına izin verme” tavsiyelerinde bulunmuştur.

Bir defasında, eşi Hz. Aişe, Peygamberimiz'e gelerek,
-"İki komşum ve bir hediyem var, Hediyeyi hangisine vereyim?" diye sordu.
Peygamberimiz,
-"Kapısı daha yakın olana ver" buyurdu.
 
www.manzara.be_-_Gul_Muhammed_s.a.v.jpg

Peygamberimiz'in Öksüz Ve Yoksullarla Olan İlişkileri
Öksüzler ve yoksullar korunmaya, gözetilmeye muhtaç insanlardır.
Peygamberimiz, her zaman etrafındaki yoksul insanlarla, yetim çocuklarla ilgilenmiş, onlara yardım etmiş ve onları koruyup gözetmeyi tavsiye etmiştir.
Öksüzlerin yalnız kendilerini değil, onlara ait mallarını da korumak gerekir.

Bununla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
''Ergenlik çağına erişinceye kadar yetimin malına yaklaşmayınız”


Peygamberimiz, nerede bir öksüz görse, yanına gider, saçlarını okşar ve onu severdi.
Hatta bir gün, ağlayan bir öksüz çocuğa rastlamış ve onu evine götürerek yemek yedirmiş ve üstünü temizlemiştir.
Daha sonra da bu çocuğu evlat edinmiştir.
Hz. Peygamber'in ailesinde öksüz ve yoksullar en iyi şekilde karşılanırdı.
Zekat ve sadaka verirken bunların onurlarını kırmamaya özen gösterilmiştir.
Evlerine konuk çağırdıklarında, aralarında mutlaka yoksullar bulunmuştur.

Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
''Müslümanların evleri arasında en iyi ev, içinde kendisine iyi davranılan öksüz bulunan evdir. En kötüsü de içinde öksüz bulunup da kendisine kötü davranılan evdir".
 
muhammed.jpg

Allah Resulü ve Aile
Alemlere rahmet olarak gönderilen, yaşadığı hayatla, söz ve davranışları ile bizlere eşsiz bir üstün ahlak örneği ve rehberi olan Sevgili Peygamberimiz Veda Hutbesi'nde, erkeklerin kadınlar üzerinde,kadınların da erkekler üzerinde hakları bulunduğunu belirterek aile içinde sevgi ve şefkatin hakim olmasını istemiş,aile fertlerine karşı iyi davranmayı imanda olgunluğun alameti saymıştır.

Peygamberimiz, örnek bir aile reisi idi.
O,hanımlarına karşı çok nazik bir eş,çocuklarına karşı da şefkatli bir baba idi.
Peygamberimiz,ev işlerinde hanımlarına yardım eder,evin ihtiyaçlarını çarşı ve pazardan alarak eve kendisi getirirdi.
O,ne kadın ne de hizmetçi hiç kimseyi dövmemiş ve incitmemiştir.

Peygamberimiz'in evi, dünyadaki aile yuvalarının en mutlusu idi.
Bu yuvada kavga-gürültü yoktu. Huzur vardı.
Peygamberimiz evde daima güler yüzle hareket eder,hanımlarına karşı kırıcı söz söylemez,kaba davranışta bulunmazdı.

O, müslümanların da aynı davranışta bulunmasını istemiş ve şöyle buyurmuştur:
''Sizin en hayırlınız,kadınlarına karşı iyi davranandır!''.

Peygamber Efendimiz, erkeğin,eşinin davranışlarını hoşgörü ile karşılamasını da istemiş ve şu tavsiyede bulunmuştur:
''Bir kimse eşinden nefret etmesin! çünkü; hoşuna gitmeyen huyları varsa, buna karşılık hoşlanacağı huyları da vardır!''.
 
siemens.PNG

Peygamberimiz'in Aile Hayatı
Peygamberimiz, aile bireylerini çok severdi.
O, kendisi küçükken ölmüş olan annesini hiçbir zaman unutmamış ve sürekli mezarını ziyaret etmiştir.
Peygamberimiz, amcalarını, özellikle de Ebu Talip'i çok severdi.
O'nu kıracak bir davranış yapmaz, ona devamlı yardımcı olmaya çalışırdı.

Peygamberimiz, ilk eşi Hz.Hatice'yi çok severdi.
Kendisine ilk vahiy geldiğinde heyecan içinde eşi Hz.Hatice'nin yanına koşmuştu.Hz.Hatice, ona moral ve destek vermiş ve ilk Müslüman olmuştu.
Onlar, 25 yıl evli kaldılar ve çocukları oldu. Mutlu bir aile hayatı sürdürdüler.
Hz.Hatice'nin ölümünden sonra da Peygamberimiz, onu daima iyilikle anmıştır.

Aile, sevgi üzerine kurulur!. Sevgi olmadan, mutluluk olmaz!.
Peygamberimiz, aile bireyleriyle kavga etmemiş veya onlarla tartışmamıştır!.
Çünkü; O, aile bireylerini sever ve onlara değer verirdi!.
O, çok iyi bir aile reisi, şefkatli ve hoşgörülü bir babaydı!.

Hz.Peygamberimiz, aile bireyleri ile her zaman uyumlu olmuş, onların düşüncelerine önem vermiştir.
Sık sık, hanımlara ve çocuklara nazik davranmak gerektiğini söylemiştir.

Peygamberimiz, çocuklarıyla da yakından ilgilenir, onlara olan sevgisini her fırsatta gösterirdi.
Oğlu İbrahim, Medine’nin kenar semtinde oturan bir süt annenin yanında kalırdı.
Peygamberimiz onun yanına gider, onu kucaklar, öper, koklar ve geri dönerdi.
En küçük çocuğu Fatma’ydı. Fatma’yı gördüğü zaman, onu sevgiyle karşılar ve alnından öperdi. Sonra da ellerinden tutup yanına oturturdu.

Torunları; Hasan ve Hüseyin’i de çok severdi.Torunları, onun sırtına çıkarak binek oyunu oynarlardı.
Peygamberimiz,onları omuzlarına alarak gezdirirdi.
Bir gün Sevgili Peygamberimiz, namaz kılarken secdeye yatmış ve torunlarından biri gelip sırtına binmişti. Torunu sırtından kalkana kadar Peygamberimiz secdeden kalkmamıştı.
Bu örnekler, bize Peygamberimiz'in, aile bireylerine sonsuz sevgi, ilgi ve şefkat gösterdiğini açıklamaktadır.

Bir aile içerisinde, bireyler birbirlerine yardımcı olurlar.
Örnek bir insan olarak Hz.Peygamberimiz de ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırdı.
Ev halkı ve arkadaşları onun bütün işlerini yapmaya hazır olduğu halde, Peygamberimiz bunu istemezdi.

Bir gün birisi, Hz Aişe’ye, Peygamberimiz'in işlerinde neler yaptığını sordu?
Hz.Aişe, onun bizzat ev işleriyle meşgul olduğunu söyledi.

Peygamberimiz, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, çarşıdan alışveriş yapar, ayakkabılarını ve delik su kaplarını tamir ederdi. Develeri bağlar, onların yemlerini verirdi. Ev işlerine yardım ederdi. Arkadaşlarının da bu konuda kendisini örnek almalarını isterdi!.

Peygamberimiz, tüm insanlar gibi ara sıra şaka yapardı.
Ancak; O, şakalarında aşırıya kaçmazdı. Çevresindeki insanların gönlünü hoş edici şakalar yapardı.
Sık sık etrafındaki insanlarla şakalaşır ve gülerdi.
Arkadaşlarından Abdullah bin Haris, Peygamberimiz'den daha hoş ve güler yüzlü bir kimseyi görmediğini söylemiştir!.

Peygamberimiz, şaka yapmayı seven ve neşeli bir kişi olmakla birlikte, şakalarında yalan ve yanlış söz bulunmamasına özen gösterirdi. Şakalarında başkalarını kırmamaya, doğru sözler kullanmaya dikkat ederdi.

Peygamberimiz'in kibar şakalarıyla ilgili bir çok örnek vardır:
Bir defasında yaşlı bir hanım, Peygamberimiz'den cennete girmesi için dua etmesini istemişti.

Peygamberimiz'in,
''Hiçbir yaşlı kadın cennete gidemeyecektir" demesi üzerine
kadın üzülerek ağlamaya başlamıştır.
Peygamberimiz gülümseyerek ''Cennete girecek herkesin otuz yaşında! " olacağını söylemişlerdir.
 
Son düzenleme:
love_457.gif

Anne, babanın çocukları arasında ayrım yapması, aile mutluluğunu azaltır!.
Peygamberimiz de bir baba olarak, aile bireylerine eşit davranmış, aralarında ayrım yapmamıştır!.
O, herkese hak ettiği değeri verirdi. Aile içinde kimseyi ayıplamaz, küçük düşürmezdi. Yanlış davranışları bile güzellikle çözerdi.

O dönemde, kız çocukları, erkek çocuklarından ayrı tutulurdu. O, erkek çocukların üstün görülme anlayışını yıkmıştır!. Peygamberimiz'in kız ve erkek ayrımı konusunda getirdiği en büyük yenilik, kadınların da mirasçı olmalarıdır! Çünkü, o dönemde ölen kişilerin varlıkları sadece erkeklere kalıyordu!.

Peygamberimiz, aile bireylerinin eğitimine önem vermiştir.
Kız, erkek demeden tüm çocuklara iyi eğitim vermenin önemi! üzerinde durmuştur.

Peygamberimiz, sonradan evlatlık edindiği, Zeyd'i kendi çocuklarından hiç ayrı tutmamıştır.
Zeyd'e kendi yediklerinden yedirmiş, giydiğinden giydirmiştir.
Peygamber Efendimiz, ailede çocuklar arasında ayrım yapmayı kesinlikle uygun görmemiştir.

Peygamberimiz şöyle buyurur:
''Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın”

Bu konu üzerinde o kadar durmuştur ki, bir defasında şöyle buyurmuştur:
''Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever”

Peygamberimiz'in aile bireyleri arasındaki davranışlarına şu olay çok güzel bir örnektir!
Hz.Ali şöyle anlatır:
''Hz. Peygamber, bizi ziyaret etmişti. Yanımızda geceledi..Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı..Bir ara Hasan, su istedi derhal kalkan Peygamber Efendimiz, su kabından su aldı..Çocuğa vermek için getirmişti ki, o sırada uyanmış olan Hüseyin, hemen bardağı alıp su içmek istedi.
Peygamber Efendimiz, ona vermeyip önce Hasan’a verdi.
Bunun üzerine, Fatma dayanamayarak, Hasan’ı Hüseyin’den çok seviyorsun, deyince,
Peygamberimiz
-Hayır ilk defa o istedi, cevabını verdi''.


Peygamberimiz'in çocuklarına, torunlarına, hanımlarına karşı güzel davranışları bizlere de örnek olmalıdır.
 
[video=youtube;0K-h3qHwkeA]http://www.youtube.com/watch?v=0K-h3qHwkeA[/video]
:emir_bebek::KK55::KK69:Çocuklar sevgili Peygamberimiz'i çok severlerdi.:KK69:
Peygamberimiz de çocukları çok severdi.:KK69:
 
X